Trump’ın Çelişkileri, Filistin’in Yükselen Meşruiyeti

Nereye Doğru
-
Aa
+
a
a
a

Nereye Doğru'da Cengiz Aktar, Birleşmiş Milletler’in 80. yıl dönümü bağlamında Donald Trump’ın Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’ndaki konuşmasını ve Filistin meselesini ele alıyor.

""
Nereye Doğru: 24 Eylül 2025
 

Nereye Doğru: 24 Eylül 2025

podcast servisi: iTunes / RSS

Birleşmiş Milletler’in 80. kuruluş yıldönümünde New York’ta düzenlenen Genel Kurul toplantısı, küresel siyasetin kırılgan dengelerini bir kez daha gözler önüne serdi. Programda Cengiz Aktar, Donald Trump’ın alışıldık çizgisini aşmayan ama aynı zamanda uluslararası sistem açısından önemli sinyaller taşıyan konuşmasını ve Filistin meselesinde yaşanan gelişmeleri değerlendirdi. 



Donald Trump, kendisine ayrılan 15 dakikayı dört katına çıkararak 56 dakika boyunca sahnede kaldı. Konuşmasının büyük bölümü, çelişkiler ve hakaretamiz ifadelerle doluydu. Bir yandan Birleşmiş Milletler’i işlevsiz olmakla suçladı, diğer yandan kuruma 'Yüzde yüz destek verdiğini' söyledi. Göçmenlere, insan hakları savunucularına ve iklim değişikliği konusundaki küresel çabalara sert eleştiriler yöneltti. İklim krizini 'şaka' ve 'yalan' olarak nitelendirdi. Ayrıca NATO ülkelerini Rusya’dan enerji almayı sürdürdükleri için hedef aldı. Bu çıkış, özellikle Macaristan’a dönük bir eleştiri olarak yorumlandı.



Cengiz Aktar, Donald Trump’ın Ukrayna meselesinde ise alışılmadık biçimde ‘olumlu’ mesajlar verdiği ve Rusya’ya karşı net bir tutum sergilediğini vurguladı. Buna karşın, 'yedi savaşı bitirdiğini' öne sürmesini, gerçeklikten uzak bir propaganda söylemi olarak değerlendirdi. Cengiz Aktar’ın ifadesiyle, Trump’ın konuşması, ABD’deki tabanına yönelik bir 'tribün şovu' niteliği taşıyordu. Aktar, Birleşmiş Milletler’in bağımsız bir aktör olmadığına, yalnızca üye devletlerin iradesiyle hareket edebildiğine dikkat çekti ve, "193 üyenin ortaklaşa iradesi olmadan örgütün icra kapasitesi bulunmuyor. Bu durum, özellikle çatışmaların çözümünde Birleşmiş Milletler’in sürekli 'eli kolu bağlı' bir görüntü vermesine yol açıyor,” dedi.



Toplantıda asıl dikkat çeken konu, Filistin’in devlet olarak tanınmasıydı. Cengiz Aktar, bugün itibarıyla 149 ülke Filistin’i tanımış durumda olduğunu ancak son dönemde Fransa ve Britanya gibi Batılı müttefiklerin de tanıma yönünde adım atmalarının, sürecin seyrini değiştirebilecek bir kırılma noktası olarak yorumladı. Özellikle Balfour Deklarasyonu’ndan sonra Britanya’nın attığı bu adımın tarihsel önemi vurgulandı.

ABD, İsrail ve Almanya’nın ise hâlâ kesin biçimde karşı durduğunu söyleyen Cengiz Aktar, bu üç ülkenin yalnızlaşacağını, zamanla küresel kamuoyunun baskısıyla daha da sıkışacağını öngördüğünü belirtti. Öte yandan, tanıma adımlarının yalnızca sembolik olmadığını, Batı Şeria’daki Mahmud Abbas yönetimine meşruiyet kazandırdığını ve Hamas’ın alanını daralttığını da ifade etti.

Dünya kamuoyunda dikkat çekici bir değişim yaşandığını anlatırken ABD’de halkın %91’inin, Almanya’da ise %80’inin Filistin’deki savaşın sona ermesini talep etiğini belirten Cengiz Aktar, “Bu oranlar, bugüne dek görülmemiş düzeyde bir toplumsal konsensüsü işaret ediyor. Yaklaşan seçim dönemlerinde bu eğilim, Avrupa siyasetinde doğrudan belirleyici olabilir. Fransa’da şimdiden siyasetçilerin hemen her tartışmada Gazze soykırımına atıf yapmaları, bu dönüşümün ipuçlarını veriyor,” diye konuştu.