Açık Bilinç'te Güven Güzeldere, 1925 - 1961 yılları arasında yaşamış, kısa ömrüne rağmen 20. yüzyılda büyük izler bırakmış düşünür, psikiyatrist ve felsefeci Frantz Fanon'u Londra Şehir Üniversitesi'nden Dr. Sarah Jilani ile konuşuyor.
Frantz Fanon, 1925 - 1961 yılları arasında yaşamış, kısa ömrüne rağmen 20. yüzyılda büyük izler bırakmış bir düşünür, psikiyatrist ve felsefeciydi. Kendisi, zamanında bir Fransız kolonisi olan Martinik doğumlu.
Özellikle sömürgecilik üzerine yazan Frantz Fanon, deyim yerindeyse 'kaleminden kan damlayan' çok etkili bir yazar ve aktivist.
36 yıllık ömrüne ırkçılık ve sömürgecilik hakkında yazdığı pek çok kitabı sığdırmış olan Frantz Fanon'un Türkçeye de çevrilmiş olan Siyah Deri, Beyaz Maskeler ve Yeryüzünün Lanetlileri dahil olmak üzere çok sayıda kitabı bulunuyor.
Yazarlığının yanı sıra siyasi aktivistliğiyle de bilinen Frantz Fanon, Cezayir'in Fransa'ya karşı yürüttüğü özgürlük mücadelesine destek verirken, sömürgeciliğin insani, kültürel ve toplumsal sonuçlarını irdelemeyi hiç bırakmadı.
Sömürgecilik sonrası döneme ve tartışmalara damgasını vuran ve içselleştirme sonucu oluşmuş olan 'aşağılık kompleksi'ne hep materyalist ve devrimci bir yaklaşımla karşı çıkmış olan Frantz Fanon, ırkçılığın kaçınılmaz biyolojik bir özellik değil, sosyal bir icat olduğunun altını çiziyor. Avrupalıların sömürgecilik konusundaki ikiyüzlülüğünü sürekli olarak yüzlerine vuran Fanon, dekolonizasyon sürecinde ırkçılığın nasıl merkezi bir rol oynadığını vurgularken neredeyse öfkeli ve acillik içeren bir dille kendi tezlerini kuvvetle savunuyor.
Frantz Fanon'un hayatını ve çalışmalarını çok iyi bilen konuğumuz Dr. Sarah Jilani'nin, özgürlük sonrası dönem romanı ve sinemasında öznellik ve sömürgecilik karşıtlığı üzerine Subjectivity and Decolonisation in the Post-Independence Novel and Film adlı bir kitabı da var.
Peki, günümüze Frantz Fanon'un düşüncesinden ve çalışmalarından ne kaldı? Etkisi nasıl sürüyor?
Bütün bunları, akademik çalışmalarını Birleşik Krallık'ta Londra Şehir Üniversitesi'nde sürdürmekte olan Dr. Sarah Jilani bizlere anlatıyor.
