Dünyayı Çevirenler Kayıt Arşivi

-
Aa
+
a
a
a
Programın kayıtlarını buradan dinleyebileceğiniz gibi, podcast kanalına üye olarak farklı podcast uygulamaları aracılığıyla mobil cihazlarınızdan da dinleyebilir, yeni bölümler yayınlandıkça haberdar olabilirsiniz: iTunes / RSS

Podcast kanalları ve üyeliği hakkında daha detaylı bilgi almak için tıklayın.
Cadılar Bayramı Özel: Yankı Enki'yle gotik edebiyatı üzerine

Korku, insanın en eski duygularından biri. 18. yüzyılın sonlarında doğan; böylelikle hem bilinmeyene hem de insana dair anlatısına kapı aralayan edebiyatının ilk örneklerini ise Horace Walpole’un “Otranto Şatosu”, Ann Radcliffe’in büyülü ve ürkütücü atmosferleri, Mary Shelley’nin “Frankenstein”ı ya da Bram Stoker’ın “Dracula”sı gibi eserler oluşturuyor. 

Aydınlanma Dönemi’ne bir tepki niteliğindeki bu gotik romanlar, dünyanın sadece akıl ya da düzenle açıklanamayacağını hatırlatıyor, bir nevi kendi atmosferleri “karanlık”a da ışık tutuyorlardı. Korku canavarların, zombilerin, vampirlerin değil; insanın kendi doğasının aynasıydı.

Dünyayı dönüştüren zaman, gotik edebiyatı da dönüştürdü ve 20. yüzyılda H. P. Lovecraft’la birlikte “kozmik korku” kavramı doğdu: Artık kötülük şatonun mahzeninde değil, evrenin derinliklerindeydi. Edgar Allan Poe’yla insanın zihni çözüldü, Shirley Jackson’la korku banliyö evlerine, geceleyin kentin daracık sokaklarına yani gündelik hayata taşındı. Irk, toplumsal cinsiyet, hafıza ve travma gibi meseleleri işleyen “modern korku”yla birlikte gotik karakterler de biçim değiştirdi.  

Bugün korku edebiyatının yeni bir fazıyla karşı karşıyayız. Eko-korku olarak adlandırılan bu yeni damar, en kaba ifadeyle doğanın öç almasını, yani insanın yeryüzündeki tahakkümünün geri teptiği bir dünyayı anlatıyor; doğa artık korkunun mekânı değil, bizzat failine dönüşüyor. Bu dönüşümde, çağımızın en gerçek felaketi iklim krizinin yansımalarını ve gotik mimarinin yerini eriyen buzullara, yanan ormanlara, kirlenen denizlere bıraktığını görüyoruz. Bu anlamda, korku edebiyatı “korkarım” ki hiçbir edebiyat türünün olmadığı kadar “kan”lı canlı karşımızda duruyor. 

Dünyayı Çevirenler / Cadılar Bayramı Özel programının bugünkü konuğu yayımladığı, çevirdiği, hazırladığı, kısacası elinin değdiği tüm kitaplarla korku edebiyatının hakkını fazlasıyla vermiş bir isim: Yankı Enki. Yankı’yla gotik edebiyat konuşacağız ama baştan uyarayım, Yankı öyle bir anlatacak ki programın sonunda korku edebiyatı fan’ına dönüşmemek pek mümkün olmayacak - deneyimle sabit.

Cadılar Bayramı Özel: Yankı Enki'yle gotik edebiyatı üzerine
 

Cadılar Bayramı Özel: Yankı Enki'yle gotik edebiyatı üzerine

28 Ekim 2025
Bahar Kılıç'la Yu Hua üzerine

Yu Hua, Kültür Devrimi’nin gölgesinde büyümüş, diş hekimliğinden edebiyata yönelmiş bir yazar. Deneysel öykülerden, sade ama keskin bir dile evrilerek Yaşamak’ta sabrı, Kanını Satan Adam’da ise onur ve direnci anlattı. Onun eserlerinde ölüm sadece bir son değil; unutuluşun, adaletsizliğin simgesi. Yaşamak ise “her şeye rağmen yaşamak.”

Yu Hua’yı ve kitaplarını (YaşamakOn Sözcükte Çin), çevirmeni Bahar Kılıç ile konuşuyoruz.

Bahar Kılıç'la Yu Hua üzerine
 

Bahar Kılıç'la Yu Hua üzerine

21 Ekim 2025
Aslı Takanay'la Svetlana Aleksiyeviç üzerine

20. yüzyılın ikinci yarısında Rusça edebiyatın sınırlarını yeniden çizen Svetlana Aleksiyeviç’in dünyasına kulak veriyoruz.

Kendini bir yazar değil, 'insan ruhunun tarihçisi' olarak tanımlayan Svetlana Aleksiyeviç; bir halkın, bir dönemin, bir sistemin yankılarını bir araya getirerek çok sesli bir koro yaratıyor. Onu ve eserlerini, Çernobil Duası ile Son Tanıklar'ın çevirmeni Aslı Takanay ile konuşuyoruz.

Aslı Takanay'la Svetlana Aleksiyeviç üzerine
 

Aslı Takanay'la Svetlana Aleksiyeviç üzerine

14 Ekim 2025
Ari Çokona'yla Homeros üzerine

Antik Yunan’a gidiyor ve Aristoteles’ten Vergilius’a, Dante’den Joyce’a pek çok klasik ve modern yazarı etkileyen, Azra Erhat’ın deyimiyle 'en bilinmeyen ozan' Homeros’u klasik, modern ve çağdaş Yunan edebiyatının yanı sıra Antik Çağ felsefesinin de birbirinden önemli yapıtlarını Türkçeye kazandıran Ari Çokona ile ağırlıyor; dünya edebiyatının da neredeyse tüm yönlerini şekillendiren İlyada ve Odysseia gibi iki devasa destanı ele alıyoruz. 

 

Ari Çokona'yla Homeros üzerine
 

Ari Çokona'yla Homeros üzerine

07 Ekim 2025
Göksel Türközü ile Han Kang üzerine

Bir kadının gördüğü rüya üzerine et yemeyi bırakma kararının giderek bedeninden ve toplumsal normlardan kopuşuna dönüşmesini anlattığı “Vejetaryen” ile 2016’da Uluslararası Booker Ödülü’nü kazanarak dünya çapında edebiyat sahnesine güçlü bir giriş yaptı. Bu ödül kısmen Kore edebiyatı için de tarihî bir dönüm noktasıydı. “Çocuk Geliyor”da 1980 Gwangju Katliamı’nı farklı anlatıcıların gözünden aktarırken, “Beyaz Kitap”ta yas ve kayıp üzerine şiirsel bir metin kuruyordu.

Eserlerinde insanın şiddetle, doğayla, kendi varoluşuyla ilişkisini derinlikli biçimde işliyor. Travma, hafıza, suçluluk ve insanın kırılganlığı gibi temaları, Kore tarihindeki toplumsal acılarla harmanlayarak anlatıyor. 2024’te edebiyat dünyasının en büyük onurlarından biri olan Nobel Edebiyat Ödülü “tarihsel travmalarla yüzleşen ve insan hayatının kırılganlığını gözler önüne seren yoğun şiirsel dili” gerekçesiyle verildi. Han Kang böylece Nobel’i kazanan ilk Koreli ve ilk Asyalı kadın yazar oldu.

“Dünyayı Çevirenler”de bugün şimdiye kadar hiç uzanmadığımız bir coğrafyaya, Güney Kore’ye uzanacak ve çağdaş Kore edebiyatının en önemli yazarlarından Han Kang’ı çevirmeni Göksel Türközü’yle konuşacağız. Aklımda ise hep şu soru: Savaşın, zulmün, vahşetin ve tüm bunların suskunlaştırdıkları karşısında hatırlamak, yaşantıları hikâyeleştirmek yani dile getirilmeyeni, anlamlandırılmayanı ifade etmek hayatta kalanların sorumluluğu mudur?

Göksel Türközü ile Han Kang üzerine
 

Göksel Türközü ile Han Kang üzerine

30 Eylül 2025
Erdem Kurtuldu'yla Mo Yan üzerine

Bugün ilk kez Çin’e uzanıyor ve Nobel Ödüllü yazar Mo Yan’ı, edebiyatını ve çevrilme serüvenini çevirmeni Erdem Kurtuldu ile konuşuyoruz.

1955’te Shandong’da doğan Mo Yan, Kültür Devrimi sırasında okulu bırakıp çalışmaya başladı, ardından Halk Kurtuluş Ordusu’na katıldı. Asıl adı Guan Móyè, ama 1984’ten beri “sakın konuşma” anlamına gelen Mo Yan adını kullanıyor. Eserlerinde Çin’in kırsal yaşamı ve 20. yüzyılın dönüşümleri bireysel ve toplumsal hafıza üzerinden anlatılıyor. Doğrudan kişileri değil, sistemi eleştiren, ironik ve mizahi üslubuyla öne çıkıyor; folklorik ve modernist öğeleri birleştirerek evrensel bir anlatı dili kuruyor.
 

Erdem Kurtuldu'yla Mo Yan üzerine
 

Erdem Kurtuldu'yla Mo Yan üzerine

23 Eylül 2025
Tarık Demirkan'la Sándor Márai üzerine

20. yüzyılın en önemli Macar yazarlardan biri olan Sándor Márai’yi çevirmeni Tarık Demirkan ile konuşuyoruz.

Tarık Demirkan'la Sándor Márai üzerine
 

Tarık Demirkan'la Sándor Márai üzerine

16 Eylül 2025
Mehmet Moralı'yla Ray Bradbury üzerine

1953 tarihli Fahrenheit 451 adlı kitabıyla ünlenen Amerikalı yazar Ray Bradbury'yi çevirmeni Mehmet Moralı ile konuşuyoruz. 

Mehmet Moralı'yla Ray Bradbury üzerine
 

Mehmet Moralı'yla Ray Bradbury üzerine

09 Eylül 2025
Regaip Minareci'yle Jenny Erpenbeck üzerine

Doğduğu coğrafya ve zaman dilimine derin bir tarihsel bağ kazandırdığı anlatılarıyla okurunu geçmiş ve kolektif hafıza ile yüzleştiren Jenny Erpenbeck'in çevirmeni Regaip Minareci ile Kairos ve Bütün Günlerin Akşamı romanları üzerinden Erpanbeck edebiyatını konuşuyor; zaman, hafıza ve birey ekseninde geçmişin bugünkü benlik üzerindeki etkisini tartışıyoruz ve edebiyatın yalnızca bir anlatı değil, aynı zamanda bir hatırlama ve düşünme alanı olduğunu bir kere daha anlıyoruz.

 Regaip Minareci'yle Jenny Erpenbeck üzerine
 

Regaip Minareci'yle Jenny Erpenbeck üzerine

02 Eylül 2025
Damla Kellecioğlu'yla çizgi roman çevirmenliği üzerine

Konuğumuz Damla Kellecioğlu ile çizgi roman çevirmenliğini mercek altına alıyoruz. 

 

Damla Kellecioğlu'yla çizgi roman çevirmenliği üzerine
 

Damla Kellecioğlu'yla çizgi roman çevirmenliği üzerine

26 Ağustos 2025